Amerika’da Otobus Yolculugu

Sevgili Arkadaslar,

Bir haftadir seyahat dolayisiyla kapaliydik. Dun aksam nihayet Ohio’ya, evime dondum. Cok kiymetli bir arkadasim ve hemsom Turkiye’den ziyaretime gelmisti. Birlikte, New York, Pennsylvania, Ohio, Florida derken, bir haftada dort eyaletin altini ustune getirdik. Ya da Elazig tabiriyle (ve tabiri caizse) iki hafta boyunca “kici kirik it gibi gezdik.” Kici kirik it nasil gezer, sirf kici kirik diye hayvanin geziyor olmasi niye goze batar, onu da hic anlamis degilim. Ve fakat atalarimiz cok alem adamlarmis, fazla kurcalamiyorum.

Yollarda...

Ben de bu vesileyle Amerika’da ilk defa sehirlerarasi otobus yolculugu yaptim. Fakat size su kadarini soyleyeyim; Amerika’nin Turkiye’den ogrenecegi cok sey var. Bunlarin en basinda toplu tasima sistemi geliyor. Sonra da “customer service”… Yani “musteri hizmetleri”…

Yillar once, arabasiz ve fakir bir ogrenci oldugum yillarda ucaktan daha ucuz olur umidiyle sehirlerarasi otobus olayini sorusturmustum. Uzak durmami soylemislerdi. Zaten bizim Turkiye’deki gibi Kamil Koc, Varan, Hazar Turizm diye kirk sirket yok. Guneydeyken tek bir sirket vardi; Greyhound… Ustelik ucaktan daha ucuz da degildi. Alti saatlik bir yere neredeyse oniki saatte giden, sadece zencilerin ve cok fakirlerin kullandigi, ozellikle gece yolculuklarinda hic guvenli olmayan bir ulasim metodu oldugu sonucuna varmistim o zamanlar ve hic kullanmadim. Kuzeye tasininca, bir arkadasim, Megabus diye bir sirketten soz etti. Pittsburgh’dan New York’a bazen 1 (bir) dolara bile bilet bulunabildiginden, ustelik otobuste “free wi-fi” yani “beles internet” oldugundan soz etti. Tek yon $30’a bilet bulunca, artan benzin fiyatlarini ve New York’ta araba park etmenin imkansizligini dusunerek denemeye karar verdim.

New York bana arabayla 7 saat… Fakat buradan direk otobus olmadigi icin yolun 3 saatini kendi arabamla gidip, otobuse State College, Pennsylvania’dan bindim. Geriye kaldi 4 saat. Tabii ki, dakiklikten nasibini almamis bir Turk insani olarak, otobusun kalkmasina bir dakika kala oraya varan tek kisi benim. Otobus bildiginiz cift katli otobuslerden. Sofor zenci, topalak bir abla… “Gec istedigin yere otur”, dedi. Yolcu fazla olmadigi icin de, herkes ikili koltuklarda tek basina oturuyor. Kimse yanlarina oturmasin diye yan koltuga da iyice yayilmislar. Ikisi de bos olan koltuk kalmamis tabii ve kimin yanina otursam, yerini daralttigim icin bana kufredecegi kesin… Soyle bana en az kufredecek bir tipi gozume kestireyim derken; eli yuzu duzgun, saf ve temiz bir Amerikaliya benzeyen, sac tipinden dini butun bir Hristiyan olduguna kanaat getirdigim bir kizin yanina oturdum. Tahminlerim cuk oturdu. Kizcagiz yol boyunca Incil’i daha iyi anlamak uzerine bir kitap okudu. Ben de kufur yememenin verdigi huzurla koltuguma yerlestim.

Yola ciktik, internet calismiyor. Koltuklarin cogu kirik, her virajda arkaya dogru sallaniyoruz. Aradan iki saat gecti, hop 25 dakka cay ve ihtiyac molasi… Tabii bizimki daha cok Starbucks ve ihtiyac molasi… Yolun tamami zaten dort saat, ne molasi demeye kalmadi, dus almak isteyen soforler icin anons geldi. Soforler mola yerlerinde dusa giriyormus meger…

Hey, gozunu sevdigimin Turk soforu… Bir hafta banyo yapmasa bana misin demez. Buram buram ter kokar ama 4 saatlik yolu gerekirse 3 saatte gider. Biz 4 saatlik yolu tam 5,5 saatte gittik. Ama temiz gittik!?!

Hadi yolculuk sirasinda bir meyve suyu, iki topkek ikram etseler… o da yok. Gerci artik o ucak yolculuklarinda bile yok Amerika’da… Suyu bile parayla satiyor buradaki hava yolu sirketleri… Gel de “gozunu sevdigimin Turkish Airlines’i” deme simdi…

Vallahi Turk’um diye soylemiyorum; bizdeki ulasim sistemi ve servis kalitesi Amerika’nin hic bir yerinde yok.

Ama objektif olarak bakildiginda, Turkiye’den daha iyi olan uc sey var:

1. Otobuste her koltugun ustunde bir fis girisi var. Bilgisayar, telefon sarj etmek icin cok kullanisli… (Artik Turkiye’deki son model otobuslerde de varsa bilemiyorum.)

2. Otobuste ter kokusundan, ayak kokusundan ya da sigara kokusundan eser yok. Gerci Amerika’nin hic bir yerinde bu kokulari duymadim bu gune kadar. Yigidi oldur, hakkini yeme…

3. Mola yerinde tuvaletler beles… Amerika’nin hic bir yerinde boyle bir sey icin para vermek gerekmiyor tabii ki… Zaten Turkiye’ye gelen turistlerin en cok sastigi konulardan biri bu… Parali tuvalet sadece biz Turklere has bir kavram… Insanlarin idrar yollari fonksiyonlarina dayali bir ticaret sistemi bir Turk’ten baska kimin aklina gelir? Hem girisimciyiz, hem yaratici…

Yine de, New York turumuz oldukca basarili gecti. Hic kaziklanmadim. Kaziklandiysam da ben farketmedim en azindan… Central Park’ta bisiklet turumuzun rehberi de Turk cikti.

Central Park'ta bisiklet turunun; egzersiz yapmaktan hazetmeyen, etrafta jogging yapanlardan da utanmayan tembeller icin olan versiyonu...

Ayrica buldugumuz Turk restoraninda yillar sonra ilk kez manti ve arnavut cigeri yedim, nesem yerine geldi. Yemegin yaninda servis edilen sicacik lavas ekmegi de butun yorgunluguma degdi.  Hatta lavasi goren arkadasim, daha Turkiye’den bir gun once gelmesine ragmen homesick* olmus olacak ki, garsona “tulum peyniri var mi?” diye sordu. “Turksun di mi” dedim. Hurriyet Anitinin onunde, orcik** yiyen tek iki insan da bizdik.  Harika bir tatildi vesselam…

Central Park: Tum agaclari sonradan dikilmis, golleri yapay olmasina ragmen muhtesem guzellikte bir park. Ortadaki havuzlu kisim, ayni zamanda Friends dizisinin baslangicindaki jenerik filmin cekildigi yer...

 

 

*homesick: sila ozlemi ceken

**orcik: Elazig’in meshur uzum sucugu

 

Add a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *