Evlilik ve Ask Uzerine…
Eskiden Elazig’da fikra diye anlatirlardi ama Elazig’da yasadiginiz her an fikra gibi oldugundan, yasanmis bir hikaye oldugu konusunda hic suphem yok. Cocugun biri asik oldugu kizin pesinden gidiyormus. Kiz nereye, cocuk oraya… Kiz bir gun abisiyle yolda yururken, cocuk yine pesine takilmis… Abi farkedince sinirlenmis, cocugun ustune yurumus. “Oglum, manyak misin? Ne diye takip ediyorsun?” demis. Cocugun cevabi: “Sevik daa Allahsiz, takip de mi etmiyek?”
Eskiden boyle asiklar vardi iste… Hey gidi gunler…
—————
Yogun istek uzerine bugunku yazimda bu ince mevzulara deginmeye karar verdim. Amerika’da yasayan yasamayan bir cok arkadasimin muzdarip oldugu, benimse bunca yillik omrumde hala sirrina vakif olamadigim bir muamma bu evlilik ve ask mesk meseleleri… Sheldon’cigimin dedigi gibi: “Birinin hayatini paylasacagi baska bir insan bulma ihtiyaci beni her daim sasirtmistir.”
————–
Eskiden bir dugune gittigimizde, kuzenim damatla geline soyle bir bakar, birbirlerine ne kadar yakistiklarini degerlendirir, sonra da “off be, kiz pisi pisine gitmis valla” tarzi yorumlar yapardi. Damat icin de boyle ic acici yorumlar yaptigi olurdu tabii… Insanlara evlilik gibi zor bir karari verdiren nedir ve bu pisi pisine giden insanlarin motivasyonu nereden geliyor, hala cozemedim. Turkiye’ye gittigimde soyle yoldan gecen insanlara bakiyorum. Her sisman, gozluklu ve kel erkegin kolunda bir moda ikoncani, her Safiye Ayla’nin kolunda bir Josh Holloway. Nedir arkadas bu isin sirri? Meraktan catliyicam!
Gercekten uyumlu, birbirine yakismis iki insanin yaptigi evlilikler yok mu? Var tabii ki… Gozunu sevdigimin gorucu usulu… Bir tek o sistemde pisi pisine giden yok. O teknoloji de bizde yok maalesef. Eskiden teyzeler anneme, “niye ogluna kiz aramiyorsun?” diye sorarlardi. Annem israrla, “ben karismam, cocuklar kendileri bulsun belalarini” seklinde algilanabilecek bir yorum yapardi hep. Bu sayede, belamizi bile bulamadik.
Turkiye’de 50 yasina gelmis ve hic evlenmemis binlerce insan var. Ama gorucu usulunun yaygin oldugu toplumlarda insanlar sular seller gibi evleniyor. Mesela Pakistanli ve Hindistanli arkadaslarim… Bunlar gorucu usulunde ‘tavan yapmis’ kulturler. Bizde deveye hendek atlatmaktan daha zor olan evlilik, onlarda Hindistan’a bir bilete bakiyor. Evlilik yasina gelmis kiz cocuklari icin bile gazetelere ilan veriyorlar. “23 yasinda tip fakultesinde okuyan kizimiz icin, 23-28 yas arasi yakisikli, doktor bir talip ariyoruz” diye… Valla, saka degil.
Demek ki;
Kural 1: “Gorucu usulunden sasmamak lazim.” Yoksa akli bir karis havada, kor kutuk asik halinizle evlilik gibi ciddi kararlar verirseniz, ya davulcuya, ya zurnaciya…
—————————————————————————————————-
Gecenlerde su anda doktorasini yapan Amerikali bir arkadasimla konusuyordum. Okulda bir bes yil sonra kendilerini nerede gormek istediklerine dair bir soru sorulmus. Herkes, akademik hayallerinden, hangi universitede calismak istediginden sozetmis. Arkadasim gercek hayalinin ne oldugunu o anda anlamis. Telefonda bana “soyle bir dusundum, o anda kafama dank etti, ben aslinda evlenip, coluk cocuga karismak istiyorum, kariyer umrumda bile degil” dedi. Ben de “iste” dedim, “bende olmayan motivasyon” bu…
Kural 2: “Motivasyon onemli.” Hayallerinizin en basinda evlenip coluk cocuga karismak varsa, evlenip coluk cocuga karisma ihtimaliniz yuksek. Ama yok “at ciftligim olsun”, yok “full profesor oliyim”, yok “evimin bodrumuna sinema salonu yapiyim” gibi sacma sapan hayalleriniz varsa bunlarin hepsi evde kalmis kiz hastaliginin en belirgin semptomlari…
—————————————————————————————————-
Doktorasini bitirmis, docentligini almis bir baska kiz arkadasim da benim kafada. Gayet liberal, egitime onem veren bir arkadasim. Bir Amerikan universitesinde profesor. Bir gun kendisiyle yine bu konudaki kabiliyetsizligimizi analiz ederken yaptigimiz felsefik bir tartismanin ardindan, elimizdeki tum verileri degerlendirerek, analitik dusunce gucumuzun isiginda, tam bir akademisyene yakisir, soyle bir sonuca vardik:
Kural 3: “Bu kiz kismini fazla okutmayacaksin.”
Analitik dusunce gucu ne kadar artarsa, evlenmek icin mantikli bir sebep bulma ihtimali o kadar azaliyor. Hele de bir Turk kizi icin. Hayat erkege guzel, cunku… Ha bi de, calismayan, zengin koca parasi yiyen kizlara…
—————————————————————————————————-
Aslinda evlilik-karsiti falan degilim. Bugune kadar bu konulara fazla enerji sarfetmemis olmamin en buyuk sebebi de ask konusunda gunumuzde utopik kabul edilen bazi kanilara sahip olmam. Yani, nasil olsa gunun birinde, 4-yasindaki yegenimin uzun suren umitsiz bekleyisten sonra kabizligindan kurtuldugu an haykirdigi gibi “budur iste, budur” diyecegim birisi karsima cikacaktir elbet inancim… Ugruma siirler yazacak, pesimden kosacak, benim icin daglari delecek, vs…
Simdi yazarken bile komik geldi valla. Boyle birisi gunumuzde yasasa n’olur dusunsenize. Mesela Leyla ile Mecnun… Mecnun collere dusuyor, daglari deliyor Leyla’ya ulasmak icin. Arkadaslari geliyor:
-Iyice saplanti yaptin bu kizi oglum. Stalker misin? Birak gitsin. Sana kiz mi yok?
Bu arada Leyla:
-Collere mi dusmus? Iyyy… tam bi loser…
Mecnun’un arkadaslari terapi seansina basliyor artik:
-Bak oglum, “zevcenibul.com” diye bi site var. Orda bi profil acalim, yaz begendigin ozellikleri, bilgisayar sana 18-25 yas arasi butun kizlarin dokumunu versin. Leyla 477 yasina geldi. Ne buluyosun o kizda anlamadim ki…
…………..
Demek istedigim su ki; gercek aski “saplanti” kabul eden bir dunyada yasiyoruz artik. Sevdigi icin kendini feda edenin adi “loser”… Sevdiginin nerede, ne yaptigini merak edenin adi “stalker”… Ask acisiyla depresyona girenin adi “ezik”… E haliyle, benim gibi Romeo-Juliet, Tristan-Isolde fantazileri olan bir insanin karsisina ugruna siirler yazacak biri cikmiyor. Ya da yalan olmasin, romantizm “bir yar sevdim, angut cikti” seklinde baslayan dizelerden oteye gitmiyor.
Peki Amerika’da durum nasil?
Insanlarin; evden calistigi, derslerini internet uzerinden aldigi, sosyal hayatini bile Facebook uzerinden yuruttugu bir dunyada, hayallerinin askiyla dereden su almaya giderken karsilasacak hali yok tabii. Burada 30 yasini gecmis insanlar icin ask bile online… Amerikali arkadaslarimin arasinda internette tanisip evlenmis olanlarin sayisi giderek artiyor. Zaten 30 yasina gelmis ve hala hic evlenmemis, cocuk sahibi olmamis birini gorurseniz o bir Turk’ten baskasi degildir. Cunku Amerikalilarin icinde hic evlenmemis ya da cocuk sahibi olmamis 23 yas ustu insan yok denecek kadar az. Bazen lise ogrencisinden farksiz 20 yasindaki kiz ogrencilerim derse gec gelip bana “oglumu okuldan almaya gitmem gerekti”, “kizimi doktora goturdum”, vs. diyince sasip kaliyorum. Ben daha Romeo’mu bulamadim, ogrencilerimin icinde torun-torba sahibi olanlar var. Abartmiyorum. Torunu olan ogrencim var gercekten. Cocuk sahibi kizlarin cogu evli degil. Cocukluklarini yasayamadan cocuk sahibi oluyorlar. Sonra evlenseler de bosaniyorlar. Sonra baskasiyla evlenip, bir cocuk daha derken, her Amerikalinin en az dort-bes tane cocugu oluyor. E boyle olunca gercek babasini hic tanimayan cocuklar, uc tane uvey babasi, dort tane uvey kardesi olan gencler, vs… Dindar Amerikalilarin bir kismi haric, aile kavrami oldukca cokuk durumda. Mesela Amerikali bir arkadasimin durumu… Kizin annesi ve babasi bosanmis. Babasi zaten gercek babasi degil. Gercek babasinin kim oldugunu hic bilmiyor. Annesi baba dedigi adamla evlendiginde adam kizi kendi nufusuna almis. Sonra bosanmislar. Gercek olmayan babasi, gercek annesine uvey kizi icin nafaka odemis. Anne baska biriyle evlenmis. Ondan da cocuklari olmus. Arkadasima daha cok buyuk annesi bakmis. O da gercek buyukannesi degil. Gercek olmayan buyuk annesi ile buyuk babasi birlikte yasiyor. Fakat onlar da aslinda yillar once bosanmislar. Sonradan kirayi paylasmak icin ev arkadasi olmuslar, vs… Yani isin icinden cikabilene ask olsun…
Durum boyle olunca Amerika’daki Turklerin isi cok daha zor. Turklerin Turklerden yana sansi pek yok bi kere. Cunku piyasada Turk yok. Olsa da secenek havuzu oldukca kucuk… Amerika’da yasamayan bir Turk de, Amerika’daki hayatinizi, yasam kosullarinizi, zorluklarinizi anlamakta gucluk cekiyor. Sizin egitim seviyenize uygun, isi gucu yerinde olan, ucan kusa borcu olmayan, on tane cocugu olmayan, dort kere evlenip bosanmamis, sizin kultur ve inanclarinizi anlayacak bir Amerikali bulma ihtimali de cok dusuk. Dolayisiyla, bekarlik forever…
Bunlari niye anlatiyorum? Beni her gordugunde “Ee, hala evlenmiyor musun?” diye soran insanlara toptan bir cevap olsun diye… Kolaysa siz evlenin bi daha…
—————————————————————————————————–
Yukarida bahsettigim kurallar da isin sakasi tabii… Bu konudaki gercek dusuncem su aslinda: Eger “budur iste, budur” dediginiz biri yoksa bekar kalin arkadaslar… Ne demisler; “tek basina mutsuz olmak, biriyle birlikte mutsuz olmaktan daha iyidir.”
http://www.youtube.com/watch?v=P-dseDmRaqI
“If I can’t have the girl I love, I won’t have none at all.”